‘Ben de yapabilirim’ diyen herkes için yarışıyorum

Öznur Cüre Girdi, Paris 2024 Olimpiyatları’nda tarih yazdı ama onun mücadelesi podyumdan çok daha büyük... Çin’den gelip Türkevi’ndeki 19 Mayıs yürüyüşü için ABD’ye gitmek üzere iken onunla 2018’de yeniden doğduğu Okçular Vakfı’nda buluştuk. Adına dikilen Menzil Taşı önünde sohbet ettik. Çin’de engelli olmayan olimpik okçularla mücadele eden Öznur Cüre, “Ben sadece ok atmıyorum, bakış açısı değiştiriyorum” diyor Bir enerji deposu o; kahkahaları, hınzır bakışları, birden ciddileşip sinirlenebilen, bunu da size hissettirmekten çekinmeyen bir karakteri var. İşine inanılmaz konsantre, hayata sımsıkı tutunması bunun kanıtı. Öznur Cüre Girdi'den bahsediyorum; Türkiye'ye para okçulukta 16 yıl sonra 2024 Paris Paralimpik Olimpiyatları'nda altın madalya getirmişti. Daha önce Tokyo 2020'de makaralı yay karışık çiftlerde Bülent Korkmaz'la gümüş madalya almıştı. Kendisi ile Çin'den gelip ABD'ye gitmek üzere iken İstanbul'da Okmeydanı'ndaki Okçular Vakfı'nda buluştuk. Siz bu satırları okurken Öznur Cüre, New York'a varmış olacak. Pazartesi günü Türkevi'nde düzenlenecek özel bir yürüyüşte o da yerini alacak. Öznur ile bir araya gelmemiz sebebimiz, Okçular Vakfı'na onun adına dikilen menzil taşı... Bu bir Osmanlı geleneği, rekor anlamına geliyor. Daha önce Mete Gazoz adına dikilen taş, Türk tarihinde ilk kez bir kadın okçu adına dikiliyor. Bu taşın, Türk kızlarına ilham vermesini diliyorum. "Yatağa yattığım zaman kurup gerçekleştiremediğim bir tek hayalim kalmıştı. Dünya, Avrupa Şampiyonluğu ve Paralimpik Oyunları şampiyonluğunu istedim, aldım. Sadece engelli bir sporcu olarak normal sporcularla yarışma hayalim vardı. Bunu hep düşlüyordum ama performansıma bağlı bir teklifle gelmesi beni çok gururlandırdı. ÇOK GÜZEL BİR TECRÜBE YAŞADIM 4 Mayıs'ta Şanghay'a gittik. Çok güzel bir yarışma geçirdik, bana tecrübesiz anlarımı hatırlattı. Paralimpik okçulukta dünyada bir yerimiz var, zirvedeyiz. Ama olimpik anlamda, World Cup'ta yeniyim. Oraya kaydım yeni yapıldı, kimlik kartım oluşturuldu. (Bunları anlatırken yüzünün nasıl aydınlandığını görmenizi isterdim) Sıralama atışlarına başlarken bir talihsizlik yaşadım. Farklı bir hedefe ok atıp kariyerimde bir ilki başardım! (Yine o harika gülüşü) Göktuğ Ergin Hocamızla oturup konuştuk. Bu her yerde başımıza gelebilir. Bunu aşabiliriz. Ondan sonraki serilerde 59-60'a bağlayıp benden 10 puan önümdeki sporcuları yakaladım. Bu da benim için ayrı bir gurur oldu. Çünkü iyi ok atıp mutlu olmak ayrı... Güzel bir tecrübeydi benim için, Türk spor tarihinde bir ilke imza attık. Yani ilk defa engelli bir sporcunun, olimpik sporcularla yarışabileceğini gösterdik. İLGİNÇ BİR TANIŞMA: NE BAKIYORSUN! - Eşinizle nasıl tanıştınız? - Öznur Cüre: Ben Fatih'ten önce ailesini tanıyordum. Babası sonradan engelli olan biri... Hastanedeydim, karşımda oturuyor. Bana bakıyor, uzun uzun bakmaya devam edince ben de "Ne bakıyorsun" diye çıkıştım. Yanıt vermeyince tekrar "Ne bakıyorsun ya" dedim. Utandı, kalktı gitti. Sonra tanıştık, yaşanan süreçleri anlattık birbirimize. Sonra da konuşmaya başladık. Dokuz yıl sonra da evlendik. - Fatih Girdi: Evlilik kararı aldığımız günlerden bahsetmek isterim biraz. Evlilik gününe biz karar veremiyoruz, başarılı bir sporcu olduğu için milli takım, günü belirliyor. Kader bu ya, depremin olduğu günlere denk geldi. Bu yüzden oyun havalı düğünü iptal ettik. Ülkemiz o halde iken biz evleniyoruz diye davul zurna ile düğün yapamazdık. Sade bir törenle evlendik. - Öznur Cüre: Zaten bir hafta sonra ben kampa girdim ve altı ay dönemedim. Evlenme teklifi de ilginçti. Spor haftası bahanesiyle arkadaşım Nil Mısır bana 'Çekim yapılacak, makyaj yap' dedi. Ben de hazırlandım ama akşama kadar gelen giden olmadı. O arada müsabakalar vardı, kazandığım madalyayı Fatih'in takacağı söylendi. Böyle şeyleri sevmem. Her şey kurallara uygun olmalı. Meğer madalyayı takarken yüzüğü çıkarıp teklif yapması kararlaştırılmış. Bizim için yıllarca unutulmayacak, çok güzel bir hatıra oldu. İLGİNÇ BİR TANIŞMA: NE BAKIYORSUN! - Eşinizle nasıl tanıştınız? - Öznur Cüre: Ben Fatih'ten önce ailesini tanıyordum. Babası sonradan engelli olan biri... Hastanedeydim, karşımda oturuyor. Bana bakıyor, uzun uzun bakmaya devam edince ben de "Ne bakıyorsun" diye çıkıştım. Yanıt vermeyince tekrar "Ne bakıyorsun ya" dedim. Utandı, kalktı gitti. Sonra tanıştık, yaşanan süreçleri anlattık birbirimize. Sonra da konuşmaya başladık. Dokuz yıl sonra da evlendik. - Fatih Girdi: Evlilik kararı aldığımız günlerden bahsetmek isterim biraz. Evlilik gününe biz karar veremiyoruz, başarılı bir sporcu olduğu için milli takım, günü belirliyor. Kader bu ya, depremin olduğu günlere denk geldi. Bu yüzden oyun havalı düğünü iptal ettik. Ülkemiz o halde iken biz evleniyoruz diye davul zurna ile düğün yapamazdık. Sade bir törenle evlendik. - Öznur Cüre: Zaten bir hafta sonra ben kampa girdim ve altı ay dönemedim. Evlenme teklifi de ilginçti. Spor haftası bahanesiyle arkadaşım Nil Mısır bana 'Çekim yapılacak, makyaj yap' dedi. Ben de hazırlandım ama akşama kadar gelen giden olmadı. O arada müsabakalar vardı, kazandığım madalyayı Fatih'in takacağı söylendi. Böyle şeyleri sevmem. Her şey kurallara uygun olmalı. Meğer madalyayı takarken yüzüğü çıkarıp teklif yapması kararlaştırılmış. Bizim için yıllarca unutulmayacak, çok güzel bir hatıra oldu. ANNE-KIZ EL ELE LOS ANGELES'A... Cüre ailesinin hayatı değiştiren kaza 2014'te yaşanıyor. O tarihe kadar voleybol ve tekvando sporlarını yapan Öznur, babasının kullandığı aracın takla atmasıyla annesiyle birlikte ağır yaralanıyor. Öznur kazadan omirilik felcine yakalanarak ayrılırken, annesi Aynur Hanım ise boynundan aşağısını kullanamıyor. 19 yaşındaki ablası okulunu bırakarak hayatını anne ve kardeşine adıyor. "Beni bir bebek gibi büyüttü ve eğitti" diyor Öznur... Öznur Cüre annesinin spora başlama hikayesini ise şöyle anlatıyor: "Yıllarca benim gibi bir sporla uğraşması için ikna etmeye çalıştım. Sonra antrenörlerim, dostum Yiğit Caner Aydın ile annemi bocce sporuna alıştırdık. Önceleri direndi ama sonra kabul etti. Bugün inanılmaz bir seviyeye geldi. "Keşke daha önce başlasaydım" diyor. Haftanın beş günü çalışıyor, gerçek bir profesyonel. Türkiye ikinciliği var. Şimdi onunla hayalimiz; 2028 Olimpiyatları'nda anne-kız Türkiye'yi temsil etmek istiyoruz." LÜTFEN GÖRDÜĞÜNÜZ YANLIŞLARA SES ÇIKARIN "Zaman zaman şirketlerde, toplu taşımada, üniversitelerde engelli insanlardan, yaşanan sorunlara çözüm bulmaları isteniyor. Sosyal medyada böyle videoları izlerken hissettiğim duygularımı dile getirmemi istemezsiniz! Toplum farklı bireylerden oluşan bir yapı ve herkesin ihtiyacı değişik olabilir. Sorunlarımızı birlikte çözmeye mecburuz. Hele hele yönetici koltuklarında oturan kişilerin, engelli bireylere 'Sen kaynak bul' demesi utanç verici. Bu tip skandalların yaşandığı ortamda bulunan insanlar da lütfen seslerini yükseltsin. Unutmayın siz de bir engelli adayısınız. Bizler her ortamda bayrağımızı daha yukarlarda dalgalandırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Gölge etmeyin, bize yeter! HER ŞEYİN BAŞLADIĞI YER: OKÇULAR VAKFI Okçular Vakfı'na ilk kez 2018 senesinde geldim. Uzun zamandır kalabalık içine girmiyordum ama burada herkes çok iyi anlaşıyordu. Kendimi çok yabancı hissettim, engelli olmayı henüz kabullenmemiştim. Kimseye selam vermedim, itiraf ediyorum Yiğit Caner'e de, çünkü çok havalıydı. (Herkes gülüyor) Ancak sonra harika bir dostluğumuz oldu, bana okçuluğu A'dan Z'ye anlatan, sevdiren Yiğit'tir... Ama burada, Okçular Vakfı'nda yaşadıklarım ve başardıklarımla hayatım değişti. LÜTFEN GÖRDÜĞÜNÜZ YANLIŞLARA SES ÇIKARIN "Zaman zaman şirketlerde, toplu taşımada, üniversitelerde engelli insanlardan, yaşanan sorunlara çözüm bulmaları isteniyor. Sosyal medyada böyle videoları izlerken hissettiğim duygularımı dile getirmemi istemezsiniz! Toplum farklı bireylerden oluşan bir yapı ve herkesin ihtiyacı değişik olabilir. Sorunlarımızı birlikte çözmeye mecburuz. Hele hele yönetici koltuklarında oturan kişilerin, engelli bireylere 'Sen kaynak bul' demesi utanç verici. Bu tip skandalların yaşandığı ortamda bulunan insanlar da lütfen seslerini yükseltsin. Unutmayın siz de bir engelli adayısınız. Bizler her ortamda bayrağımızı daha yukarlarda dalgalandırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Gölge etmeyin, bize yeter! HER ŞEYİN BAŞLADIĞI YER: OKÇULAR VAKFI Okçular Vakfı'na ilk kez 2018 senesinde geldim. Uzun zamandır kalabalık içine girmiyordum ama burada herkes çok iyi anlaşıyordu. Kendimi çok yabancı hissettim, engelli olmayı henüz kabullenmemiştim. Kimseye selam vermedim, itiraf ediyorum Yiğit Caner'e de, çünkü çok havalıydı. (Herkes gülüyor) Ancak sonra harika bir dostluğumuz oldu, bana okçuluğu A'dan Z'ye anlatan, sevdiren Yiğit'tir... Ama burada, Okçular Vakfı'nda yaşadıklarım ve başardıklarımla hayatım değişti. 19 MAYIS'TA NEW YORK'TA TÜRKEVİ'NDEYİZ Çin'den 11 saat uçarak geldim. Üç gün Türkiye'deyim. Perşembe günü 14 saatlik uçuşla ABD'ye gidiyorum. (Şu an New York'ta) Cumhurbaşkanlığımız tarafından düzenlenecek 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinliğinde olacağım. New York'taki Türkevi'nde Mete Gazoz, Elif Berra Gökkır ile birlikte yapılacak yürüyüşe katılacağım. 4 gün sonra yine 14 saatlik uçuşla dönüp İstanbul'a döneceğim. 10 gün sonra World Cup'ın üçüncü ayağı için Antalya'ya gidiyorum. Orada da paralimpik olarak yine olimpik okçularla mücadele edeceğim. Ardından paralimpik milli takım seçme yarışmaları var. Sonra da World Cup'ın dördüncü ayağı için Madrid yolcusuyuz. Eylülde de Dünya Şampiyonası için Kore'deyiz. (Ben röportajı bıraktım, uçuş mil puanlarını hesaba geçtim) ÇİN'DE 'AÇIM' DİYE SAYIKLAMIŞIM! Turnuvalar için dünyada pek çok yere gidiyoruz. Seyahatlerde en önemli konu beslenme. Çin'de yemek tercihi büyük sorun oluyor. İçeceğimiz suya kadar hep çok dikkatli olmamız gerekiyor. Sağ olsunlar hem Gençlik ve Spor Bakanlığımız hem de Okçuluk Federasyonu her türlü önlemi alıyor. Ekibimizde hemşiremiz Berru acil müdahale çantasıyla hep yanımızda. Gece uyurken "Çok açım" diye sayıklarken bana bir şeyler vermiş. Yiyip hemen tekrar uykuya dalmışım. Bunları sabah Berru'dan dinliyorum tabi, pek hatırlamıyordum. KAZA TESADÜF DEĞİL HER ŞEYİN SEBEBİ VAR Çekinerek kazayı konuşmak isteğimi hissettiriyorum. Öznur o kadar olgun bir insanki beni anlıyor: "İlk zamanlar daha hırçındım. 17 yaşında genç bir kızdım ve 'Neden?' diye sorguluyordum. Ama bugün geldiğim noktaya bakıyorum ve 'Her şeyin bir sebebi var' diyorum. Ben tesadüfe inanmam, tevafuka inanırım. 10 yıl geçmiş; muhteşem bir ailem, harika dostlarım var. Spor kariyerim ortada ve daha pek çok hayalim var. Bu başarılarımda elbette Türkiye Okçuluk Federasyonu'nun çok iyi bir sisteme sahip olmasının büyük payı var. Her bir ferdine çok teşekkür ederim." TOPLU TAŞIMAYA ALIŞMAK ZAMAN ALDI "Engelli olduğunuzu kabullendik sonra günlük hayata dahil olmanız gerekiyor. Kağıthane'de oturuyordum ve Okmeydanı'ndaki Okçular Vakfı'na gelmek için metro ve otobüs kullanmam gerekiyordu. Otobüslerdeki en önemli sorun bazen rampaların bozuk olması. Bazen otobüs alçalamadığı için rampaya çıkmanın mümkün olmaması. Bir kere o rampadan sandalyem ile düştüm, benim için büyük bir travma idi. İki saat otobüs beklediğimi biliyorum. Metroda ise sıkıntı engelli asansöründe yer bulamamak! Buna eşimin bulduğu harika bir çözüm var. Asansörün kapısında durup 'Merdiven kullanabilenler lütfen asansörden insin!' diyor. Hemen bana yer açılıyor."

Orijinal Haberi Oku