
Bir enerji deposu o; kahkahaları, hınzır bakışları, birden ciddileşip sinirlenebilen, bunu da size hissettirmekten çekinmeyen bir karakteri var. İşine inanılmaz konsantre, hayata sımsıkı tutunması bunun kanıtı. Öznur Cüre Girdi'den bahsediyorum; Türkiye'ye para okçulukta 16 yıl sonra 2024 Paris Paralimpik Olimpiyatları'nda altın madalya getirmişti. Daha önce Tokyo 2020'de makaralı yay karışık çiftlerde Bülent Korkmaz'la gümüş madalya almıştı. Kendisi ile Çin'den gelip ABD'ye gitmek üzere iken İstanbul'da Okmeydanı'ndaki Okçular Vakfı'nda buluştuk. Siz bu satırları okurken Öznur Cüre, New York'a varmış olacak. Pazartesi günü Türkevi'nde düzenlenecek özel bir yürüyüşte o da yerini alacak. Öznur ile bir araya gelmemiz sebebimiz, Okçular Vakfı'na onun adına dikilen menzil taşı... Bu bir Osmanlı geleneği, rekor anlamına geliyor. Daha önce Mete Gazoz adına dikilen taş, Türk tarihinde ilk kez bir kadın okçu adına dikiliyor. Bu taşın, Türk kızlarına ilham vermesini diliyorum. "Yatağa yattığım zaman kurup gerçekleştiremediğim bir tek hayalim kalmıştı. Dünya, Avrupa Şampiyonluğu ve Paralimpik Oyunları şampiyonluğunu istedim, aldım. Sadece engelli bir sporcu olarak normal sporcularla yarışma hayalim vardı. Bunu hep düşlüyordum ama performansıma bağlı bir teklifle gelmesi beni çok gururlandırdı. ÇOK GÜZEL BİR TECRÜBE YAŞADIM 4 Mayıs'ta Şanghay'a gittik. Çok güzel bir yarışma geçirdik, bana tecrübesiz anlarımı hatırlattı. Paralimpik okçulukta dünyada bir yerimiz var, zirvedeyiz. Ama olimpik anlamda, World Cup'ta yeniyim. Oraya kaydım yeni yapıldı, kimlik kartım oluşturuldu. (Bunları anlatırken yüzünün nasıl aydınlandığını görmenizi isterdim) Sıralama atışlarına başlarken bir talihsizlik yaşadım. Farklı bir hedefe ok atıp kariyerimde bir ilki başardım! (Yine o harika gülüşü) Göktuğ Ergin Hocamızla oturup konuştuk. Bu her yerde başımıza gelebilir. Bunu aşabiliriz. Ondan sonraki serilerde 59-60'a bağlayıp benden 10 puan önümdeki sporcuları yakaladım. Bu da benim için ayrı bir gurur oldu. Çünkü iyi ok atıp mutlu olmak ayrı... Güzel bir tecrübeydi benim için, Türk spor tarihinde bir ilke imza attık. Yani ilk defa engelli bir sporcunun, olimpik sporcularla yarışabileceğini gösterdik. İLGİNÇ BİR TANIŞMA: NE BAKIYORSUN! - Eşinizle nasıl tanıştınız? - Öznur Cüre: Ben Fatih'ten önce ailesini tanıyordum. Babası sonradan engelli olan biri... Hastanedeydim, karşımda oturuyor. Bana bakıyor, uzun uzun bakmaya devam edince ben de "Ne bakıyorsun" diye çıkıştım. Yanıt vermeyince tekrar "Ne bakıyorsun ya" dedim. Utandı, kalktı gitti. Sonra tanıştık, yaşanan süreçleri anlattık birbirimize. Sonra da konuşmaya başladık. Dokuz yıl sonra da evlendik. - Fatih Girdi: Evlilik kararı aldığımız günlerden bahsetmek isterim biraz. Evlilik gününe biz karar veremiyoruz, başarılı bir sporcu olduğu için milli takım, günü belirliyor. Kader bu ya, depremin olduğu günlere denk geldi. Bu yüzden oyun havalı düğünü iptal ettik. Ülkemiz o halde iken biz evleniyoruz diye davul zurna ile düğün yapamazdık. Sade bir törenle evlendik. - Öznur Cüre: Zaten bir hafta sonra ben kampa girdim ve altı ay dönemedim. Evlenme teklifi de ilginçti. Spor haftası bahanesiyle arkadaşım Nil Mısır bana 'Çekim yapılacak, makyaj yap' dedi. Ben de hazırlandım ama akşama kadar gelen giden olmadı. O arada müsabakalar vardı, kazandığım madalyayı Fatih'in takacağı söylendi. Böyle şeyleri sevmem. Her şey kurallara uygun olmalı. Meğer madalyayı takarken yüzüğü çıkarıp teklif yapması kararlaştırılmış. Bizim için yıllarca unutulmayacak, çok güzel bir hatıra oldu.